ERCAN ÇELİK

 İstiyorsak; güneş olsun sevgimiz; gülümsesin, yüzümüz yüzünüze, Kardeşlik ve birlik içinde, mutlaka selam vermeliyiz birbirimize  

    Son Dakika :   
 
 

SENTURK

 

 

 

 AROMATİK TIBBİ BİTKİLER                 

EZAN OKUMA 

Ana Sayfa
Kuran-ı Kerim Değişik Dillerde
İletişim
Ercan ÇELİK Özgeçmiş
Günlüklerim
Ziyaretçi Defteri

 

 

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE

MARMARA ADASI

1-ÖzelAĞAÇLANDIRMA

ÇÖPDEN MAZOT ÜRETİMİ

                         



SERA ETKİSİ KARBONDİOKSİT ARTIŞLARI


Marmara Adası Özel Ağaçlandırma


Küresel Isınma Ve Ağaç"Ercan Çelik"

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  874756
Bugün Ziyaretçi :  338
Aktif Ziyaretçiler :  1

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ve DOĞAL HAYAT    HAYVANLAR ALEMİ FOTOĞRAFLARI

KÜRESEL STRATEJİDE SUYUN ÖNEMİ

Bilgi çağında susuz yaşanamayacağı gibi, geçmiş çağlarda da yaşanmamıştır ve gelecek çağlarda da yaşanmayacaktır. Ne petrol, ne bor, ne de başka madenler ve kaynaklar tutar suyun yerini. Medeniyetler susuz kurulamaz ve hiçbir canlı onsuz yaşayamaz; çünkü, su hayatın kendisidir.
            Dünyadaki toplam su miktarının 1,4 milyar kilometreküp olduğu, bu suların % 97,5’
i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak, % 2,5’i ise nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunduğu, bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da % 90’ ının kutuplarda ve yeraltında hapsedilmiş olarak bulunması sebebiyle, insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının az olduğu; Dünya’da 400 milyonu çocuk olmak üzere 1.5 milyar insanın- bir başka deyişle dünya nüfusunun dörtte birinin- yeterli ve sağlıklı içme suyuna sahip olmadığı, dünyadaki hastalıkların yüzde 80’inin susuzluktan kaynaklandığı ve her yıl 25 milyon insanın temiz sudan mahrum kaldığı için hastalanarak öldüğü, gelecek 20 yıl içerisinde de tüm dünyada 180 milyar dolarlık altyapı yatırımının yapılmaması durumunda yeterli miktarda sağlıklı su hizmeti alamayan insan sayısının 3.3 milyar kişiye ulaşacağı, hem Birleşmiş Milletler raporunda hem de suyun önemli bir stratejik madde olduğunu bilen ülkelerin ilgili sayfalarında yazılıdır.
        Ayrıca;
UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı)  2000 yılı için yayınladığı istatistik raporunda: ”Şimdiki tüketim eğilimi devam ederse, 2025 yılında dünya üzerinde yasayan her 3 kişiden ikisi susuz şartlarda yasayacaktır… Afrika’nın 14 ülkesi su sıkıntısı içindedir ve 11 ülke daha 2025 yılı ile birlikte onlara katılacaktır… Batı Asya yer altı su kaynakları kritik durumdadır. Çünkü yer altındaki bilinen su hacmi, suyun birikim oranından yüksektir.  Dünyadaki hassas kuru toprakların %20 kadarı bilinçsiz kullanılmadan etkilenmekte, bu da dünyada yasayan bir milyar insanın hayatını riske etmekteşeklinde belirtmektedir. Yine UNO (Birleşmiş Milletler) tarafından hazırlanan “Gelecek İçin Tatlı Su 2003” raporuna göre, Türkiye’nin 2025 yılında ciddi bir su sıkıntısı çekeceği, 2040 yılında Ortadoğu’da “su savaşları” yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.“Petrol zengini” olan Ortadoğu; Dünya nüfusunun yüzde 5’ini barındırıyor. Ancak dünyadaki temiz su kaynaklarının sadece yüzde 1’i bu bölgede bulunuyor. Üstelik bu kaynağın yüzde 90’ı sınır aşan sulardan oluşuyor. Ortadoğu’nun su kaynaklarını elinde tutan ülke ise Türkiye’dir.

          Türkiye’de durum nedir?

         
DSİ (Devlet Su İşleri) Genel Müdürlüğü: Türkiye’de yıllık ortalama yağışın yaklaşık 643 metreküp olduğunu, bunun yılda ortalama 501 milyar metreküp suya tekabül ettiğini, bu suyun 274 milyar metreküp’ü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri döndüğünü, 69 milyar metreküplük kısmının yer altı suyunu beslediğini, 158 milyar metreküplük kısmı ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşaldığını, yer altı suyunu besleyen 69 milyar metreküp suyun 28 milyar metreküpünün pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar katıldığını; ayrıca komşu ülkelerden ülkemize gelen yılda ortalama 7 milyar metreküp su bulunduğunu; böylece, ülkemizin brüt yer üstü su potansiyelinin 193 milyar metreküp olduğunu; ancak ülkemizin toplamda net tüketilebilir yer üstü ve yer altı su kaynağının  yılda ortalama 112 milyar metreküp olduğunu belirtmektedir.
          2003 yılı itibariyle sulama sektöründe 29,6 milyar
metreküp, içme suyu sektöründe 6,2 milyar metreküp, sanayide 4,3 milyar metreküp  olmak üzere toplam 40,1 milyar metreküp  su tüketildiği hesaplanmaktadır. Bu durum mevcut su potansiyelimiz olan 112 milyar metreküp  ün ancak % 36’sını geliştirebildiğimizi göstermektedir. Bu da çok az bir miktardır.
        DSi, kurulduğu 1954 yılından itibaren, 33,5 milyardolar yatırım harcaması yaparak enerji, tarım, hizmetler ve çevre sektörlerindeki projelerden ülke ekonomisine toplam 81 milyardolar gelir sağladığını belirtmiştir. Oysa devletin mavi akım projesiyle
yaptığı hazine borçlanması yaklaşık bu güne kadar DSİ’nin yaptığı yatırım harcaması kadardır. Gelirinin ne olduğunun veya zararının açıklanmasını istemek gerekir.
          Bir diğer yandan tüketilebilir yer üstü ve yer altı su
kaynağının %36sının kullanıldığı ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı yıllık 1.642 metreküptür. Bu haliyle Türkiye, uluslar arası kıstaslara göre “su sıkıntısı çeken ülkeler” kategorisinde yer alıyor. Hatta 2030 yılında kişi başına yıllık su miktarının 1.000 metreküpün altına düşmesi ve Türkiye’nin “su fakiri” bir ülke haline gelmesinden endişe ediliyor.
                   UNEP anketlerinde belirtildiği gibi; ülkemiz batı Asya ülkes
idir.  Jeolojik yapısı kalker ve kireç taşı kayalardan oluşmakta, her yıl önemli miktarda ormanını bildik sebeplerle kaybetmektedir. Ülkemizi çevreleyen sıradağlarda          -özellikle Toroslar’dan denize kadar uzanan hatlarda- bu jeolojik yapıyı daha net görmekteyiz. Toroslar’ın tepesinden çıkan bir kaynak (Subatan), hemen az aşağısında yerin altına girmekte, yörenin jeolojik yapısı nedeniyle suların bir kısmı Akdeniz’in kıyı içlerinden çıkmaktadır. Sular yer altından geçerken birçok yer altı su oluşumlarının akış yollarını genişletmekte; böylece daha fazla su akışını sağlayarak yer altı sularının seviyesini düşürmektedir. Bir başka sebep ise; yer altı sularına derin kuyu sistemleriyle ulaşılmakta, motorlarla çekilen suyun eksikliği; yer altı su seviyesini düşürmektedir. Diğer taraftan ormanlar da yok olunca yağmurlar azalmakta, su seviyeleri sürekli düşmektedir. Su seviyesi düştükçe de yukarıdaki kaynaklar kurumaktadır.
            DSİ raporlarındaki
verilere göre ülkemizdeki yağışlarla ortalama 501 milyar metreküp su kazanıldığı, bu suyun 274 milyar metreküpü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden dolayı buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri döndüğü, sadece bir iddiadır. Bu suların büyük bir kısmı çay ve dere taşkınları yoluyla ve sel şeklinde önemli denebilecek vatan toprağını da alarak denizlere sürüklemektedir. Üç tarafı deniz olan ve denize kıyısı çok fazla olan ülkemizin kenarlarında sıradağlardan aşağı doğru, önemli bir miktarda toprağı, tabii bir afet şeklinde denizlere sürüklemektedir. Üstelik bunların ölçümü de yapılamamaktadır. Türkiye 1132 metre ile ortalama yüksekliği fazla olan bir ülkedir. Bu yükseklik, rakımı 1050 m olan Asya’nın ortalama yüksekliğinden daha fazladır ve Avrupa’nın 330 m olan ortalama yüksekliğinin 3,5 katıdır. Ülkede yükseklik batıdan doğuya doğru artmaktadır. Türkiye’nin başkenti olan Ankara’nın rakımı 875 -Ulus- metredir. Doğu’da düzlüklerin rakımı 2000 metreye kadar çıkmaktadır.Ülkemiz ortalamasının yüksek olmasının, su kaynaklarının çoğu kere yüksekte olacağından avantajları kadar dezavantajları da vardır.  Ancak; mevcut kısa pratik bilgilerimizin ışığında bile ülkemizin su kaynaklarının ne kadar önemli olduğunu bilmem söylememe gerek var mı?
            Neler yapılmalı?
            Bütün bunlardan dolayı; Küresel Isınma ve bu ısınmanın meydana getirdiği İklim Değişiklikleri ve gelişmeler de göz önüne alınarak; eldeki kullanılabilir su kaynaklarının tam kapasite ile kullanılmasının yanında; yer altı su birikintileri ve kaynaklarını, bunların yollarını kontrole almak, yine; dağların hemen üzeri ve eteklerindeki, tepelerde veya aşağılara doğru olan vadilerde, dere yatakları kenarlarında uygun yerlerin tespitleri yapılarak yüzey akışı olan suların gölet ve barajlarla kontrol altına alınması, yükseklik hesaplarıyla birbirine irtifa yoluyla bağlanması, emme basma tulumba gibi ihtiyacı olanlara su verilmesi sistemleri geliştirilmelidir. Bunlar yapılırken: Enerjilerinden, sulama ve içme sularından istifade edilebilecek şekilde, çevre, organik tarım, hayvancılık ve ormancılık yapılabilecek sistemler bütünü halinde suların tümünün vanasını elimizde bulundurulması, hele hele kirli suların tekrar geri kazanımı da gerçekleştirilmesi hususu, küresel stratejide önemli bir yer tuttuğumuzun ve "üstünlüğümüzün" de göstergesi olacaktır.
          Bir başka ifade ile: İnsan ve canlı türünün su
olmadan  varlığını devam ettiremeyeceği gerçeğinden hareketle: Ülkemizde yer altı suları, su kaynaklarının yeniden ve hassas bir şekilde envanteri çıkarılarak, bunların nasıl kontrol altına alınacağı; deniz seviye yükseklikleri, nerelerde baraj ve göletler yapılabileceği; yüzey kakışlarının nasıl zarar vermeden kontrol edileceği ve kullanılacağı, bu yapılaşma sonucunda, topraklarımızın nasıl sulanabileceği, barajlarından ne kadar elektrik üretilebileceği bütün yollarıyla hesaplanmalıdır. Sulamalar konusunda ise: Damlama sulama sistemi ile tarımı, özellikle organik tarımı nasıl geliştiririz? Hayvancılığa nasıl katkı sağlarız? Nerelere su verilirse sanayi gelişerek, tarıma uygun olmayan araziler değerlendirilir. Bütün bunların üzerinde kafa yorarak planlamalarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Bu planlamaları DPT’nin, DSİ’nin inisiyatifi dışında onlarla birlikte yeniden değerlendirmeliyiz.Unutulan projemizi(GAP) düzgün ve verimli, hayata geçirmeliyiz.
          
Netice itibariyle petrolsüz, madensiz, sanayisiz yaşayabiliriz. Ancak; susuz asla! Onun için gelecek yüzyılın ve sonraki yüz yılların en önemli stratejik silahıdır, değeridir su. Önümüzdeki ilk çeyrek asırda göreceğiz suyun ne kadar önemli olduğunu. Birçok kavganın ve savaşın başka zahiri sebepleri olsa da gerçek sebebin su kaynakları ve yollarının kontrol kavgası olduğunu, ülkelerin el altından birbirini istila etmeye çalıştıklarına şahit olacağız. Bundan dolayı; Türkiye topraklarından çıkan bütün suların "Ülkenin topraklarından kaynaklanan sular üzerinde o ülkenin mutlak egemenliği vardır", "Suların geçtiği ülkeler toprağın bütünlüğü çerçevesinde suyun tabii akışını değiştiremez","Suların hakça ve akıllıca kullanımı " teorilerine de uyarlayıp kendine göre uygun bir siyaset takip ederek vanası elimizde bulunan sular; bölgenin barış suları haline getirilmelidir.

              Kısaca: Yeni
yüz yıl için bir strateji geliştirmeliyiz su, gıda, enerji ve bilgi teknolojisi üzerine. Bunu yaparken de unutmamalıyız, bor’u, uranyumu, neptünyumu, mermeri, petrolü...
          …Ve su azizse ve su hayatsa, hayatımızdan başlamalıyız önce. Küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliklerinin yapacağı tahribatları da düşünerek
planlamalıyız hayatımızı. Her yıl yaklaşık 93 milyon kişinin dünya nüfusuna katıldığını, barışı ve kardeşliği de düşünerek, su için çalışmayı; insanlarımız için de, insanlık için de asli vazife telakki etmeliyiz.

                                                                                 Ercan ÇELİK
       

 

Ekleyen:  Ercan ÇELİK
Ekleme Tarihi:  12.1.2013
İzlenme:  3307
Yazdır:Yazdır
 
Eklenen Yorumlar 
Bu Konuda En Çok Okunan Yazılar
 
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ve DOĞAL HAYAT
OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) 2008 yılında hazırladığı Çevresel Performans İncelemeleri: Türkiye başlıklı bir raporuna göre; ülkemizde flora (ağaç-bitki varlığı) ve fauna (hayvan varlığı) durumunun genel görünümü:
Ercan ÇELİK [ 19.1.2013 Devamı
 
KEKİK VE ADAÇAYI YETİŞTİRİLMESİ
Kekik Yetiştiriciliği
İklim Ve Toprak İstekleri: Akdeniz bölgesine ait bir bitki olmasına rağmen soğuklara dayanabilen bir bitkidir. Toprak yönünden fazla seçici değildir. Killi taban arazilerde daha iyi gelişir.
Ercan ÇELİK [ 12.1.2013 Devamı
 
KÜRESEL ÜSTÜNLÜKTE DENİZİN ÖNEMİ
Tarihi gerçeklerin bizlere verdiği derse bakılırsa, güçlü devlet: Başka stratejik unsurların yanında; kendisini çevreleyen suları, ekonomik,siyasi ve stratejik bakımdan enverimli en etkin kullanılabilen; uzun vadeli iyi bir p
Ercan ÇELİK [ 12.1.2013 Devamı
 

CEVİZİN İNSANAveİNSANLIĞA FAYDALARI

  • En Çok Okunanlar
  • ERCAN ÇELİK KİMDİR...
  • ÇEVRE Şehircilik Ve ...
  • ERCAN ÇELİK MARMARA ...
  • ÇALIŞANLARIN ORTAK O...
  • ATATİM İNŞAAT İMAR M...
  • YÖNETİCİLERİMİZ,ÇALI...
  • ÇEVRE BAKANLIĞI TEFT...
  • GÖKÇEADA...
  • MUSTAFA KEMALİN SAKL...
  • İNSAN DİN HALİFELİK...
  • Hz.Ali Ve Muaviye Sa...
  • VATANDAŞIM GÖREVE Dİ...
  • İNSAN İNSANLIK Ve Dİ...
  • Sevgi Kardeşlik Birl...
  • SATILAN KİTLER KAMU...
  • BAL HIRSIZLIĞIM VE A...
  •  
  • En Son Eklenenler
  • ERCAN ÇELİK KİMDİR...
  • ÇEVRE Şehircilik Ve ...
  • ATATİM İNŞAAT İMAR M...
  • ÇALIŞANLARIN ORTAK O...
  • YÖNETİCİLERİMİZ,ÇALI...
  • DÜNYANIN EN KALABALI...
  • ÇEVRE BAKANLIĞI TEFT...
  • MUSTAFA KEMALİN SAKL...
  • GÖKÇEADA...
  • TÜRKİYE,DAĞLARI,GÖLL...
  •  

     

    Her Hakkı Saklıdır. ERCAN ÇELİK© 2013 Tasarim : Linear Yazilim