BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ BEYDEN
Alparslan Türkeş kimdir?
Alparslan Türkeş 1917 Lefkoşa'da doğdu, 4 Nisan 1997'de Ankara'da vefat etti. Türk asker ve siyaset adamı. Ülkücülerin başbuğu olarak adlandırılan Türkeş, aynı dönem Türk siyaset yaşamını etkileyen liderlerden biriydi. İşte Türkeş'in siyasi yaşamı boyunca söylediği unutulmayan sözleri...
*Türkiye'nin yükselişi ithal fikirle olmaz. Hiç bir yabancı, Türkün menfaatlerini Türk Milletinin kendisi kadar düşünemez.
*Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.
*Türkün en önemli vasfı teşkilatçılığıdır.
*Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
*Türk milliyetçiliği meşru savunma, yüksek insanlık duyguları ve Türk Milletinin kendi tabii haklarının savunulması, korunması duygusu ve iradesinin, şuurunun bir ifadesidir.
*Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.
*Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.
*Türk milletine Bizans'tan geçen bir hastalık vardır. Gevşeklik, laubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele laf söylemek. Bu hastalık sizde var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lazımdır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi harekette bir saniye daha fazla kalmayınız. Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz her şeyden önce vasıflı Türk olmaya mecbursunuz. Türk milletini batıran, Bizans'ı batıran, Osmanlı imparatorluğunu batıran hastalık budur.
*Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...
*Toprak bütünlüğümüzü devletimizin ve milletimizin bölünmezliğini hedef alan hainlere karşı Türk Milleti olarak ayağa kalkmalıyız.
*Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez.
*Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.
*Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.
*Milletler arasındaki mücadele şuurundan mahrum olan toplumlar başkasının boyunduruğu altına düşerler.
*Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
*İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.
*İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.
*Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.
*Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.
*Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun, siyasi kazanç mücadelesi değil, ahlâk ve fazilet mücadelesidir. Bu mücadelenin karakteri yıkıcı değil, yapıcı olmaktır. Bu şerefli mücadeleye Türk milletini davet ederim.
*Fikir, iman, ülkü aşkı… İnsanları güçlü yapan bunlardır.
*Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş.
*Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.
*Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lazımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.
*Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez
*Biz aziz milletimize müreffeh, kuvvetli ve büyük bir Türkiye taahhüt ediyoruz; kendimizi millete adıyoruz ve Türklük yoluna başlarımızı koyuyoruz.
*Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...
*Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz.
*Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
*Ahlakçılık anlayışımız, Türk Ahlakı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.
*Alınan görevleri yapmak ve yapıldığını takip etmek lazımdır. Millet hayatında başarı, devamlılığa bağlıdır.
*İnsanlar; yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat adaletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya asla müsaade, müsamaha etmezler.
BAŞBUĞ'UMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN MAHKEMEDE SAVUNMASINA BAŞLAMADAN ÖNCE KULLANDIĞI ŞU CÜMLELER ÖNEMLİDİR.
KENDİSİNE NEDEN BAŞBUĞUM DİYE HİTAP ETTİĞİMİZ BU SATIRLARDA GÖRÜLÜYOR.
"Elhamdülillah, inanmış, samimi bir Müslümanım; fanilik hissine aşinayım. Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu biliyorum.
Şu anda burada bulunuşumuzda inanıyorum ki herşeyden önce bir kader tecellisidir, ilahi bir imtihandır. Sabır ve şükürle karşılıyor ve bu imtihandan da yüz akıyla çıkmayı bize nasip etmesini Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. Rahmet ve şaşmaz adalet ümidimiz yalnız Allah'tandır.
Bir askeri mahkeme huzurunda olduğumu biliyorum. Bu vaziyetin gerektirdiği dikkat ve nezaket içinde olmaya çalışacağım. Ancak şunu bilesiniz ki, konuşmamın birinci saiki, bu mahkemenin vereceği karara tesir etmek, mahkemeden kendi lehimize bir karar istihsaline çalışmak olmayacaktır. Şahsım itibariyle bu mahkemeden sadır olacak her türlü karar bence müsavidir. Konuşmama "Şahsım için ne olacak?" endişesi yön verecek değildir.
Ben burada önce Allah (c.c)'ın huzurunda, sonra tarihin ve milletin huzurunda olduğumun huşuu, mes'uliyet ve vekarı içinde konuşacağım.Burada bir hesap görülecektir. Benim için bir bir hesap verme bahis konusu ise, o hesabı milletime ve tarihe vereceğim.
Gayet açıklıkla söyleyelim ki, Türk Milletinin vicdanında teşekkül edecek olan hüküm ve tarihin hükmü, bana göre mahkemenin tesis edeceği hükümden çok önde gelir.
Taşıdığım bayrak, temsil ettiğim mukaddes Türk milliyetçiliği uğrunda, komünist ve bölücü hainlerin kurşunlarıyla toprağa düşerek şehitler ordusuna katılmış olan Ruhi Kılıçkıran'dan Gün Sazak'a kadar şehit evlat ve kardeşlerimin rühaniyetlerinin de şu anda bizimle beraber olduklarını bir şekilde konuşmaya, yalnız hak bildiğimi söylemeye mecburum. Çünkü onlar, üçbinaltıyüz can, bu hak bildiğimiz yolda "vatan-millet-din ve devlet" uğrunda şehit oldular.
Onlar hem şehitlerimiz, hem de şahitlerimizdir. Yarın huzur-ı ilahide de bana şahitlik edecek olanlar, onlardır...
Onların huzurunda, Onlar için konuşacağım!
Ebed-müdded olan Türk Devletine; kıyamete kadar hür, müstakil, mes'ud ve müreffeh yaşamasını, her gayeden aziz bildiğimiz Büyük Türk Milletine bugüne kadar hizmet etmiş ve etmekte olanlar için; yarın aynı yolda, aynı heyecan ve şuurla bu kutsal hizmetin bayrağını taşıyacak olanlar için konuşacağım!
Milletim aldatılmasın, şaşırtılmasın; milletim gerçeği bilsin diye konuşacağım!
Huzur-u İlahiye yüz akıyla çıkmaktan başka hiçbir endişeye gönlümde yer yoktur. Hiç kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur.
Sözüm, tenkidim, talebim yalnız Hak ve Hakikat namınadır.
Yalnız mülkün temeli olan adalet nâmınadır.
Yalnız milletim ve devletim içindir."
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ.
|
|
|
|