ERCAN ÇELİK

 İstiyorsak; güneş olsun sevgimiz; gülümsesin, yüzümüz yüzünüze, Kardeşlik ve birlik içinde, mutlaka selam vermeliyiz birbirimize  

    Son Dakika :   
 
 

SENTURK

 

 

 

 AROMATİK TIBBİ BİTKİLER                 

EZAN OKUMA 

Ana Sayfa
Kuran-ı Kerim Değişik Dillerde
İletişim
Ercan ÇELİK Özgeçmiş
Günlüklerim
Ziyaretçi Defteri

 

 

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE

MARMARA ADASI

1-ÖzelAĞAÇLANDIRMA

ÇÖPDEN MAZOT ÜRETİMİ

                         



SERA ETKİSİ KARBONDİOKSİT ARTIŞLARI


Marmara Adası Özel Ağaçlandırma


Küresel Isınma Ve Ağaç"Ercan Çelik"

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  804460
Bugün Ziyaretçi :  795
Aktif Ziyaretçiler :  3

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ve DOĞAL HAYAT    HAYVANLAR ALEMİ FOTOĞRAFLARI

İSTANBULUN FETHİ,İstanbulun Kurtuluşu;İstanbul Adını Kim verdi,

  İSTANBUL’UN SON FATİHİ KİM?

Fatih Sultan Mehmet, 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul’u fethetti.
Bu nedenle her yılın 29 Mayıs günü bu fetih gününü kutlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet, 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul’u fethetti. Bu nedenle her yılın 29 Mayıs günü bu fetih gününü kutlanıyor.

Peki, Fatih Sultan Mehmet yalnız İstanbul’u mu fethetti?
Elbette hayır!

Peki, neden diğer fetihlerinin yıldönümlerini kutlamıyoruz?

Örnekler:

Fatih Sultan Mehmet, 1460 yılında Mora’yı fethetti. Peki, biz neden Mora’nın fethini günümüzde kutlamıyoruz?Fatih Sultan Mehmet, 1462 yılında Eflak’ı fethetti.
Peki, biz neden Eflak’ın fethini günümüzde kutlamıyoruz?

Fatih Sultan Mehmet, 1463 yılında Midilli’yi fethetti.
Peki, biz neden Midilli’nin fethini günümüzde kutlamıyoruz?
Fatih Sultan Mehmet, 1475 yılında Kırım’ı fethetti.
Peki, biz neden Kırım’ın fethini günümüzde kutlamıyoruz?

Fatih Sultan Mehmet, 1476 yılında Buğdan’ı fethetti.
Peki, biz neden Buğdan’ın fethini günümüzde kutlamıyoruz?

Fatih Sultan Mehmet, 1479 yılında İşkodra’yı fethetti.
Peki, biz neden İşkodra’nın fethini günümüzde kutlamıyoruz?

Fatih’ten sonra Yavuz Sultan Selim, 1517 yılında Mısır’ı fethetti
Peki, biz neden Mısır’ın fethini günümüzde kutlamıyoruz?

Fatih’ten sonra IV. Murat, 1638 yılında Bağdat’ı fethetti.
Peki, biz neden Bağdat’ın fethini günümüzde kutlamıyoruz?

Bu sorularım sizlere garip, tuhaf ve anlamsız gelebilir!

Biraz önce sorduğum sorulara şu mantıklı ve doğru yanıtı verebilirsiniz:

Mora’nın fethini artık kutlamıyoruz, çünkü Mora Yunanlılar tarafından ele geçirildi. Eflâk’ın fethini kutlamıyoruz, çünkü Eflak Romanyalılar tarafından ele geçirildi. Midilli’nin fethini artık kutlamıyoruz, çünkü Midilli Yunanlar tarafından ele geçirildi.
Kırım’ın fethini artık kutlamıyoruz, çünkü Kırım Ruslar tarafından ele geçirildi.
Buğdan’nın fethini artık kutlamıyoruz, çünkü Buğdan Rumenler tarafından ele geçirildi.
İşkodra’nın fethini artık kutlamıyoruz, çünkü İşkodra Arnavutlar tarafından ele geçirildi.
Mısır’ın fethini artık kutlamıyoruz, çünkü Mısır önce İngilizlerin eline geçti, çok daha sonra bağımsızlığına kavuştu.
Bağdat’ın fethini artık kutlamıyoruz, çünkü Bağdat önce İngilizlerin eline geçti, yakın zamanda Amerika tarafından işgal edildi.

Özetleyecek olursak, bir zamanlar Fatih Sultan Mehmet’in, Yavuz Sultan Selimin ve IV. Murat’ın fethettiği ama sonradan yabancıların eline geçmiş kentlerin fetih günlerini artık kutlamıyoruz

Peki, Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 yılında fethettiği İstanbul, sonraları düşmanın eline geçmedi mi?

İşte Tarihi Yanıt:

Almanlarla beraber girdiği Birinci Dünya Savaşı’ndan (1914–1918) Osmanlı Devleti yenik çıktı.
Hem de öyle bir yenilgi ki, Osmanlı Devleti resmen yıkıldı!

Bakın nasıl:
Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918 tarihinde, Galip Devletlerle (İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan), Mondros Silah Bırakışma Antlaşması’nı imzaladı.

Osmanlı Devleti’nin ordusu tam teslim oldu, silahları bıraktı, asker terhis edildi, ordu dağıtıldı.

Ordusu tam teslim olmuş bir devletin varlığından söz edilebilir mi?

Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 günü resmen sona ermişti.
İş bu kadarla kalmadı.

13 Kasım 1918 günü Galip Devletler İstanbul’u işgal ettiler.

İstanbulun işgali
16 Mart 1920'de sabaha karşı İngiliz Fransız, İtalyan ve Yunanlı deniz piyadeleri, İstanbul'u işgale başladılar. Harbiye ve Bahriye Nazırlıkları başta olmak üzere tüm hükümet binaları, telgraf merkezleri, Türk Ocağı Binası, karakol ve kışlalar, silah depoları ele geçirildi. Şehzadebaşı Karakolunda 6 er şehit edildi, 15'i yaralandı. İstanbul ve çevresinde sıkıyönetim ilan edildi. Gazeteler yasaklandı. Beykoz'da çeteci diye 27 taş ocağı işçisi öldürüldü. Direnişçi örgütlere üye olma ya da yardım etmeye ölüm cezası getirildi. Yalnızca Türkler'i yargılayacak özel askeri mahkemeler kuruldu. İngiliz birlikleri 16 Mart akşamı Meclis'i sardılar. Hüseyin Rauf ve Kara Vasıf Bey ve 85 milletvekili tutuklandı! 11 Nisan 1920'de Osmanlı Meclisi kapandı.
Bugün de gerek İslam’ı gerek Sol’u gerekse Türkçülüğü KULLANARAK batıyla el ele bu vatana ihanet edenler vardır. Bir işgal olsa mutluluk çığlıkları atacak olanlar vardır. Dışarıya ruhunu satmış devlet yöneticileri vardır.
Onlara Sait Molla gibilerin sonunu hatırlatmak isteriz…
İngiliz Muhibi Sait Molla ve diğer işbirlikçiler Paris’te, Roma’da Atina’da, Kahire’de dolanmışlar, batılı devletler adına ajanlık faaliyeti yapmışlar, vatansız ve şerefsiz olarak tarihin derinliklerinde yok olmuşlardır
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘naçiz bedeni’ 83 yıl önce toprak olmuştur ama düşünceleri en taze şekilde bizlere yol göstermektedir.
O bizde yaşamaktadır ve bizimledir
‘Siz ölürseniz biz n’aparız?’ diyen köylüye ‘Atatürk sensin!’ demiştir.

 İşte, İşgalcilerin Askeri Güçleri

Kara Kuvvetleri:
İngiltere: 894 subay, 26.525 asker. (27 batarya, 160 makineli tüfek).
Fransa: 572 subay, 18.497 asker. (30 top, 91 makineli tüfek).
İtalya: 210 subay, 3.782 asker.
Yunanistan: 83 subay, 712 asker (160 makineli tüfek)
Toplam:
1.759 subay, 49.516 asker.
57 top, 411 makineli tüfek
İşgalcilerin Donanma Gücü:
İngiltere: 67 harp gemisi.
Fransa: 22 harp gemisi.
İtalya: 10 harp gemisi.
Yunanistan: 1 harp gemisi.
Ve diğer yardımcı sınıf gemiler.
Toplam: 167 gemi.

13 Kasım 1918 günü, Osmanlı Devleti’nin 465 yıllık Başkenti, “Payitaht” dediği İstanbul’a İLK KEZ yabancı askerler giriyor, Türk halkı esaretle tanışıyordu. Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 tarihinde fethettiği İstanbul, fetihten 465 yıl sonra düşmanların eline geçiyor, Osmanlı Devleti’nin elinden çıkıyordu.

Peki, Osmanlı Devleti, elinden alınan İstanbul’u sonradan kendi gücüyle, kendi askerleri ile mi tekrar ele geçirdi?
Hayır!

30 Ekim 1918’de ordusu düşmana teslim olan Osmanlı Devleti’nin padişahı 6. Mehmet Vahdettin, 17 Kasım 1922’de tahtını, tacını, İstanbul’u ve kullarını bırakarak, bir düşman gemisiyle kaçtı!

Padişah’ın sadrazamı, yani başbakanı Damat Ferit Paşa da ülkeyi terk edip kaçtı!

Son Padişah Vahdettin, atası Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği İstanbul’u düşmanlara bırakarak kaçmıştı!

İstanbul’u düşmanlardan Osmanlı Ordusu geri almadıİstanbul’u düşmanlardan, Mustafa Kemal Paşa ve askerleri 6 Ekim 1923 günü geri aldı.

Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı Paşası değildi!

Mustafa Kemal Paşa ve Bağımsızlık savaşının öncü komutanlarının boynunda, Osmanlı Devleti’nin idam fermanları vardı!

6 Ekim 1923 günü İstanbul’a giren askerler, Osmanlı Ordusunun askerleri değildi, Türk Ordusunun askerleriydi.İstanbul’un son fatihi, Mustafa Kemal ATATÜRK’tür.

Öyleyse artık İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden söz etmek, her yılın 29 Mayıs günü fetih kutlamaları yapmak gerçekçi olamazdıNasıl artık Mora’nın, Eflak’ın, Midilli’nin, Kırım’ın, Buğdan’ın, İşkodra’nın, Mısır’ın, Bağdat’ın fetih yıldönümlerini kutlamıyorsak, İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethini de kutlayamazdık!

Türkler, her yılın 6 Ekim günü, İstanbul’un fethini kutlama hakkına sahiptirler.

Yılmaz Dikbaş 28 Mayıs 2021, Cuma

OSMANLI PADİŞAHLARI ÖLÜM NEDENLERİ VİDEO
Ekleyen:  Ercan ÇELİK
Ekleme Tarihi:  30.5.2022
İzlenme:  312
Yazdır:Yazdır
 
Eklenen Yorumlar 
Bu Konuda En Çok Okunan Yazılar
 
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ve DOĞAL HAYAT
OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) 2008 yılında hazırladığı Çevresel Performans İncelemeleri: Türkiye başlıklı bir raporuna göre; ülkemizde flora (ağaç-bitki varlığı) ve fauna (hayvan varlığı) durumunun genel görünümü:
Ercan ÇELİK [ 19.1.2013 Devamı
 
KÜRESEL STRATEJİDE SUYUN ÖNEMİ
Bilgi çağında susuz yaşanamayacağı gibi, geçmiş çağlarda da yaşanmamıştır ve gelecek çağlarda da yaşanmayacaktır. Ne petrol, ne bor, ne de başka madenler ve kaynaklar tutar suyun yerini
Ercan ÇELİK [ 12.1.2013 Devamı
 
KEKİK VE ADAÇAYI YETİŞTİRİLMESİ
Kekik Yetiştiriciliği
İklim Ve Toprak İstekleri: Akdeniz bölgesine ait bir bitki olmasına rağmen soğuklara dayanabilen bir bitkidir. Toprak yönünden fazla seçici değildir. Killi taban arazilerde daha iyi gelişir.
Ercan ÇELİK [ 12.1.2013 Devamı
 

CEVİZİN İNSANAveİNSANLIĞA FAYDALARI

  • En Çok Okunanlar
  • DÜNYANIN EN KALABALI...
  • MUSTAFA KEMALİN SAKL...
  • ÇEVRE BAKANLIĞI TEFT...
  • GÖKÇEADA...
  • SİVRİHİSAR KAYMAKAML...
  • VAKIFLAR ANKARA BÖLG...
  • TÜRKİYE,DAĞLARI,GÖLL...
  • Değerli KARDEŞLERİM ...
  • VAKIFLAR GENEL MÜDÜR...
  • TARIM Ve ORMAN BAKAN...
  • ESCAN A.Ş.Genel Müdü...
  • VALİLİKLERE AÇIK ÇAĞ...
  • 1938 deki Durumumuz ...
  • ESCAN ENERJi,SU,ÇEV...
  • Sevgi Kardeşlik Birl...
  •  
  • En Son Eklenenler
  • DÜNYANIN EN KALABALI...
  • ÇEVRE BAKANLIĞI TEFT...
  • MUSTAFA KEMALİN SAKL...
  • GÖKÇEADA...
  • TÜRKİYE,DAĞLARI,GÖLL...
  • KIYMETLİ ESCAN TOPL...
  • Değerli KARDEŞLERİM ...
  • VAKIFLAR ANKARA BÖLG...
  • SİVRİHİSAR KAYMAKAML...
  • ESCAN ENERJi,SU,ÇEV...
  •  

     

    Her Hakkı Saklıdır. ERCAN ÇELİK© 2013 Tasarim : Linear Yazilim